Elektronik Sözleşme Kavramı
Giderek daha dijital hale gelen bir dünyada gerek kişiler gerek işletmeler açısından Elektronik Sözleşme’lerin (“E-Sözleşme”) önemi artmaktadır. E-Sözleşme, tamamen bilgisayar ortamında hazırlanan, müzakere edilen ve yürütülen sözleşmeler olarak tanımlanmaktadırlar ve söz konusu sözleşmeler, geleneksel kalem-kâğıt, ıslak imzalı sözleşmelerin ortaya çıkardığı kırtasiyecilik maliyetlerini neredeyse sıfıra indirgemektedir. Bu sebeple uluslararası veya mesafeli bir sözleşme yapılması gerektiğinde tarafların sıklıkla başvurduğu bir sözleşme şeklidir.
Elektronik Sözleşmelerin Başlıca Unsurları
E-Sözleşme, çevrimiçi olarak formüle edilmiş bir sözleşmedir. Taraflar, yüz yüze veya telefon üzerinden değil, birbirleriyle dijital formatta yazılı bir metin ile etkileşime girerler. Dijital olmasına rağmen, bir E-Sözleşme, belirli yasal unsurları karşılaması halinde tam ve geçerli bir sözleşmedir. Başka bir deyişle, bağlayıcı, karşılıklı yükümlülük doğrudan sözleşme niteliğini taşımakta olup icap, kabul ve ehliyet unsurları da en temelde bu tür sözleşmeler için değerlendirilmesi gereken önemli unsurları teşkil etmektedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”)’nun 27. maddesi uyarınca kişilik haklarına, ahlaka, hukuk kurallarına aykırı konuları barındıran E-Sözleşmeler geçersizdir.
E-Sözleşmeler, bir takım geleneksel sözleşmelerde olduğu gibi herhangi bir geçerlilik koşuluna tabi değilse de yine de içerik itibariyle içermesi veya içermemesi gereken unsurlar bulunmakta olup, bir sözleşmenin en temel şartlarından olan irade uyuşmasının olması ve E-Sözleşme’de her bir tarafın yükümlülükleri açıkça belirtilmelidir.
Elektronik Sözleşmelerin Hukuki Niteliği
Mesafeli ve katılmalı sözleşme olarak kabul edilen E-Sözleşme, Türk Borçlar Hukukunda, “hazır olmayanlar arasında yapılan sözleşme” olarak kategorize edilmektedir. Doktrinde bu konuyla ilgili farklı görüşler mevcut olmakla beraber belirtmek gerekir ki TBK’nın 4. maddesi hükümleri gereği, “Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.” Bu durumda E-Sözleşme kurulurken, kullanılan teknolojik cihazların niteliği ve icap ile kabul süreleri ayırt edici bir hale gelmektedir. Bu çerçevede TBK’nın 11. maddesi uyarınca “hazır olmayanlar arası yapılan sözleşmeler” hakkında getirilen düzenlemeye göre E-Sözleşme’lerin kurulma süreci şöyledir;
Yukarıda belirtilenler ışığında anlaşılmaktadır ki E-Sözleşmeler, klasik anlamdaki sözleşmelerle temelde aynı hukuki unsurlara sahiptirler ve genel olarak, sözleşme kavramını bağlayan genel hükümler E-Sözleşme’ler için de geçerli olacaktır. Bu doğrultuda, E-Sözleşme’nin kurulması aşamasında kullanılan aracın ve şeklin büyük önem taşıdığını belirtmek mümkündür. Zira E-Sözleşme’nin kuruluşundaki farklılık, esasa ilişkin değil yönteme ilişkindir. Bu sebeple, E-Sözleşme, esas olarak TBK’nın 1. maddesi ile 12. maddeleri arasında düzenlenen sözleşmenin kuruluşuna dair hükümlere tabidir. Bu noktada, sözleşmenin kurulması için zorunlu olan tarafların iradelerinin uyuşması şartının E-sözleşme’ler için de geçerli olduğu belirtilebilir.
Tüzel Kişilerin Elektronik Sözleşme Akdetmesi
Geleneksel bir sözleşmenin yapılması sırasında iki taraf hazır bulunmakta ve buna göre hazır bulunanların, sözleşmeyi imzalamaya yetkili olup olmadığı gerek yetki belgeleri gerekse şirketlere ait imza sirküleri vasıtasıyla kolaylıkla sorgulanabilmekte, ancak elektronik sözleşmelerde arada bir mesafe olması ve tarafların o an hazır bulunmuyor olabilmesi sebebiyle bu gibi durumlarda bir belirsizlik ortaya çıkmaktadır. Özellikle tüzel kişiler arasında akdedilecek sözleşmelerde, sözleşmeyi imza eden gerçek kişinin tüzel kişiyi temsil etmeye kabiliyeti önem arz etmektedir. Kanun koyucu bu belirsizliği teknoloji ve güncel gelişmeler kapsamında, E-Sözleşme’nin akdedilmesi bakımından 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nu (“EİK”) tasarlayarak gidermiştir.
EİK’nın 4. Maddesinde e-imzanın tanımı şu şekilde yapılmıştır;
“Madde 4- Güvenli elektronik imza;
a) Münhasıran imza sahibine bağlı olan,
b) Sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan,
c) Nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan,
d) İmzalanmış̧ elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan,
elektronik imzadır.”
Yapılan bu düzenlemede kanun koyucu e-imzanın, ıslak imza ile aynı hükümde olduğunu ve eşit derecede bağlayıcı olduğunu vurgulamak istemiştir. Bu hususta aydınlatıcı bir düzenleme daha TBK’nın 14. maddesine sonradan eklenen bir cümle ile de getirilmiştir. Şöyle ki;
“Madde 14- Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.
Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer.”
TBK’nın 14. maddesinde yer verilen söz konusu düzenleme ile kanun koyucu artık e-imzanın, ıslak imza ile tamamen aynı hukuki sonucu doğurduğunu hüküm altına almıştır. Buna göre tüzel kişiler arasında yapılacak elektronik sözleşmelerin e-imza ile imzalanması, sözleşmenin sonrasında delil olabilmesi ve ispat gücü açısından tartışmasız bir önem taşımaktadır.
Elektronik Sözleşmelerde Uygulanacak Hukuk
E-Sözleşme’nin yukarıda belirtilen unsurlar ve düzenlemeler doğrultusunda geçerli bir şekilde kurulması durumunda, sözleşmenin tarafları arasında bir ihtilaf meydana geldiğinde uygulanacak hukukun tayini önem taşımaktadır. Elektronik sözleşmeler de aslında geleneksel sözleşmelerden, tabi olduğu düzenlemeler bakımından farksızdırlar. Bu noktada karşımıza sözleşme serbestisi çıkmakta, bu kapsamda elektronik sözleşme ile ilgili olarak uygulanacak hukukun tayini aşamasında tarafların sözleşmede belirledikleri usullere bakılması gerekir. Yine emredici hükümlere aykırı veya haksız şart niteliğindeki hükümlerin uygulaması mümkün olmamakla birlikte, tarafların kararlaştırdıkları uyuşmazlık çözüm yolu uygulanacaktır. Taraflarca herhangi bir yol belirlenmemiş olması halinde, sözleşmenin niteliğine göre tabi olduğu mevzuat belirlenerek bu kapsamda bir belirleme yapmak gerekecektir.
Görüldüğü üzere sözleşmelerin elektronik yolla oluşturulmuş olması, sözleşmenin niteliğinin önüne geçmemekte ve sadece şekli anlamda bir fark yaratmaktadır. E-Sözleşme’ler gerek tabi oldukları hükümler gerekse bir uyuşmazlığın ortaya çıkması durumunda uygulanacak hukukun tayini bakımından geleneksel sözleşmelerden pek uzaklaşmamaktadır.